İlk bitenler yazımın ardından bitirdiğim ürünlerin ambalajlarını saklamaya son sürat devam etmiştim. Çöpler iyice birikmeye ve "evdekilerin bunlar niye burda ki?" sorularını duymaya başlayınca yeni bir bitenler yazısı yazacak kadar ürün biriktirdiğimi anlamış oldum. O halde 3 ayda neler bitmiş, bitenler hakkında neler düşünüyorum hep beraber bakalım;

(Daha önce detaylı yazısı yazılan ürün başlıkları altı çizili fontla yazıldı, başlığa tıklayarak detaylı ürün yazısına gidebilirsiniz.)

L'oreal Elseve 3in1 Krem Şampuan; Denebunu kutumdan çıkan bir şampuandı, bitirene kadar kullandım. Benim daha çok yazın kullanacağım krem formunda, köpürmeyen bir şampuan. Yaza kadar tekrar satın almam. .

Yves Rocher Onarıcı Bakım Yağı; Bu yağı defalarca satın alıp bitirdim. Kullanmaktan memnun olduğum, saçlarımı güzelce yumuşatan ve parlaklaştıran bir üründü, uzun süre de bitmeden kullanılıyor, ama sanırım artık sıkıldım, başka şeyler denemek istiyorum, muhtemelen yeni bir şeyler bakarım artık.

Urban Care Deniz Tuzu Spreyi; Tatile giderken saçlarımı şekillendiremeyeceğim için, belki bu ürün güzel bir dalga verir diyerek aldığım bir spreydi. Seyahat boyunu almıştım, iyi ki de öyle yapmışım. Hiç sevmedim, saçıma kötü bir doku kattı, saçlarımı sertleştirdi, şekillendirmedi de. Çok da yapay bir kokusu vardı. Ben pek sevmedim, yine de sonuna kadar kullandım, israf sevmem.

Isana Kuru Şampuan; Yine seyahat boyunu satın aldığım bir ürün, ben çok sevdim ve tam boyunu da alacağım. Kahverengi saçlara ilk sıkıldığında biraz pudralı görüntü oluşturuyor ancak parmaklarla dağıtınca o görüntü geçiyor. Saçın yağlı görünümünü alıp günü kurtarmak için ideal bir ürün. Muadillerine göre oldukça uygun fiyatlıydı da. Benim çok çabuk yağlanan saçlarımı en azından gün aşırı yıkamama yardımcı olduğu için sevdim bu ürünü. Ancak çok bereketsiz, hemen bitiyor.

Alterra Onarıcı Şampuan; Organik ürünler üreten Alterra'nın saç ürünlerini sık sık satın alıp kullanıyorum. Henüz çok etkili bulduğum ya da nefret ettiğim bir ürünü olmadı. Bu şampuan da onlardan biri, fena değildi, güzel kokuyordu, temiz içerikli olmasına rağmen saçlarımı sertleştirmedi. Ancak çok bereketsiz bir ürün ve döviz durumları sebebi ile de fiyatı oldukça artmış durunda, sanırım bir daha satın almam.

Avene Matlaştırıcı Krem; Avene markasına karşı bir sempatim ve güvenim var, bu kremini de cildimin daha çok yağlanmaya müsait olduğu yaz dönemi boyunca severek kullandım. Çabuk emilen bir krem değil, sanki sürdükden sonra ciltte bir bariyer oluşturuyor, bu da markaya güvendiğim için koruyucu bir bariyermiş gibi geldi nedense bana. Kışın cildim kuruduğu için, yaza kadar satın almam ancak yazın muhtemelen tekrar bu ürüne dönerim.

Doa Kozmetik Cilt Aydınlatıcı Tonik; AHA içeren bu toniği bayağı bir severek kullandım. Bence vaat ettiği gibi cildi aydınlatan bir ürün. Asitli ürünlere yeni başladığım dönemlerde kullandığım bir üründü, ben faydasını gördüğümü düşünüyorum. Bu bitince bir de BHA içeren toniği aldım, sanırım o da bittiğinde dönüşümlü olarak kullanmak üzere ikisini de yedekleyebilirim.  

Moshos Garden Grande Soothing Tonik; Yine severek kullandığım bir tonik oldu. Temiz ve doğal içerikli nemlendirici tonik arayışımda karşıma ilk çıkan ürün buydu, denemek isteyip satın aldım ve severek kullandım. Hatta bitince hemen yenisini de almıştım ve hala kullanıyorum. Kokusu dışında çoook sevdiğim bir tonik oldu, ancak bitince Rosece markasının toniklerine bakacağım sanırım. 

Diadermine Hydralist Sprey; Yine yaz mevsiminde hassasiyet ve kızarıklığa müsait olan cildimi yatıştırmak için aldığım bir ürün. Bayağı övülen bir üründü, ben de merakıma yenik düştüm. Yaaani, çekmecemde bulundurduğum ve daraldıkça çıkarıp fısfısladığım bir üründü, anlık bir ferahlama sağladı. Ancak bayılmadım, belki yaz mevsiminde kavurucu sıcaklardan daralınca yine satın alabilirim.

Bee Beauty Q10 Göz Kremi; Benim bayadır kullandığım göz kremi bu, bir tanesini bitirip yenisini aldım, yaşım gereğiyle şimdilik hafif bir nemlendirme yetiyor. Bu kremi de benim için yeterli miktarda nem verdiği, uygun fiyatlı olduğu ve nispeten temiz içerikli olduğu için şimdilik severek kullanıyorum. Q10 gibi bir özelliği yok kesinlikle, içerik listesinde bunu sağlayacak bir madde de yokk. Ancak söylediğim gibi, benim için yeterli bir ürün. Bu ürün için ayrı bir yazı yazacağım ilerleyen günlerde.









Missha Sebum Zero Güneş Kremi; Söz konusu güneş kremi olunca Missha'dan başka bir markaya elim gitmiyor. Dönemsel olarak Missha'nın farklı kremlerini dönüşümlü olarak kullanıyorum. Bu kremi de yaz boyunca severek kullandım, güneşten çok başarılı bir şekilde koruyan, güzel kokan, gerçekten sebum oluşturmayan çok güzel bir krem bence. Bittiğinde ise kışın cildim daha kuru olduğu nem veren farklı bir kreme başladım. Yazın yine bu kreme dönerim.

Flormar CC Krem; Merak ederek aldığım yeşil renkli cc krem, ben pek beğenmedim. Çok az kapatıcılığı ve orta düzeyde bir renk eşitleyiciliği olan bir krem. Kokusunu pek beğenmemiştim. Bitiremedim, kullanacak birini de bulamadım, çöpe gidiyor.

Flormar Radiant Finish Makyaj Bazı; Aaaaah! blogumda yazısını yazdığım ilk ürün. Duygulandım şimdi, içinde mikro kapsülleri olan, su bazlı güzel bir bazdı bence bu. Koleksiyon ürünü olduğu için bir daha alamam ama severek kullanmıştım. Özleneceksin.

Essence Fresh And Fit Makyaj Bazı; Hem ışıltı veren hem gözenek gizleyen bir makyaj bazı, verdiği ışıltıyı strobe cream'den daha çok sevdiğimi bile söyleyebilirim. Gözenek gizleyiciliği de orta kararlıydı. Baya bayılarak kullandığım ve çok da çabuk bitirdiğim bir baz oldu. Tekrar almayı isterim kesinlikle.

Missha M Perfect Cover BB Krem; BB kremi Missha markası ile tanıdım yıllar önce, o zamandan beri de hiçbir BB'yi Missha'nınkiler kadar çok sevemedim. Orta düzeyli kapatıcılığı olan, azıcık miktarı tüm yüze yeten, cilt rengime tam uyan bir ürün bu, bittikçe yenisini alıyorum.





























The Balm Mary Dew Manizer; Ülkemize yeni geldiğinde merak ederek satın aldığım bir aydınlatıcıydı bu, gerçekten çoook güzel aydınlatan bir ürün. Ben tüm yaz severek kullandım, özellikle hafif bronzlaşmış tene çok yakışan bir ürün. Ama elimde başka aydınlatıcılar olduğundan yenisini almam.

Revlon Colorstay Fondoten; Uzun senelerce değiştirmeden kullandım bu fondoteni, yapısı çok kalın ve kuru, kurulukları ne kadar belli etse de, kalıcılığı ve ten rengime tam uyması sebebi ile başka fondotenler kullanamamıştım. Neyse ki Essence ten rengime uygun yeni bir fondoten getirdi ülkemize, her ne kadar kalıcılığı çok başarılı olmasa da cildimde daha hafif bir his vermesiyle bunun papucunu dama attım.  Fiyatı da aşırı artmıştı zaten, bir daha almam muhtemelen.

Catrice Camouflage Likit Kapatıcı; Çoook severek kullandığım, kapatıcılığı bence çok iyi olan, nispeten ince yapılı, renk tonu da bana çok uyan bir kapatıcıydı. Artık bulamıyorum, herkes sevmiş olacak, karaborsa ürünü oldu. Gördüğüm yerde yenisini alırım.

Maybelline Anti Age Eraser Kapatıcı; Ülkeye girene kadar bizde neden yok denilen, girdiği gibi de kapış kapış satılan bir kapatıcıydı bu bildiğiniz gibi. Ben de aşırı merak ederek satın almıştım, fena değildi ancak bir daha satın almam. İnce yapısı, kolay uygulanması sevdiğim özellikleriydi, ama çabuk bitmesi, kalıcılığının zayıflığı, süngerinin hiç hijyenik olmaması, komedon oluşturması gibi özellikler sevdiğim özelliklerin önüne geçt.


Evveeet benim son bitenlerim bu şekildeydi, yeni yıla da girerken, ürün ambalajlarının hepsi geri dönüşüme giderek bir güzel içimi rahatlattı. Bakalım bir sonraki bitenler yazım için kaç ay çöp biriktireceğim :)

Sevgiler!

Eyüp Sabri Tuncer, gerek Türk sermayeli bir marka oluşu gerek ürünlerinin performans ve ambalajlarının başarılı oluşu ile sevdiğim bir marka. Özellikle sıvı sabunlarını ve zeytinyağlı vücut losyonunu severek kullanırken, şampuanına daha önce hiç şans vermediğimi fark edince bu kadar sevdiğim markanın şampuanını da denemeden olmaz dedim ve kullandığım diğer şampuanlar bitince koşa koşa gidip doğal zeytinyağlı şampuanını satın aldım. 

Ürünün benim için en dikkat çeken özelliği kaliteli görünen şık ambalajı oldu. 600 ml'lik, pompalı dev bir plastik şişede geliyor ve pompasının üzerinde çevrilerek açılan bir kapağı bulunuyor, böylelikle ürünün sizden önce kimsenin açmaya yeltenmediğinden emin olabiliyorsunuz. (ben her nedense kapağını açınca attım maalesef, blogumda yazacağım aklıma gelmedi sanırım açarken)

Jel kıvamına daha yakın bir formda olan şampuanın tüm saç tiplerinin kullanımı için uygun olduğu belirtiliyor. Hayvanlar üzerinde test yapmayan şampuan; %100 doğal zeytinyağı ve Provitamin B5 içermekle birlikte, sentetik renklendiriciler, paraben, hayvansal yağlar içermiyor. Ancak içeriğinde sülfat olduğunu da belirtmek lazım. İçeriğindeki zeytinyağı ve Prov itamin B5 ile saç uçlarını nemlendirirken saç derisini de derinlemesine temizlemeyi ve saçların kökten uca arınarak beslenmesine yardımcı olacağını iddia ediyor.

Gün aşırı kullandığım bu şampuan hakkındaki düşüncelerime gelirsek; her şeyden önce missssler gibi koktuğunu söylemem lazım. Saç ürünlerindeki koku hassasiyetimi daha önce yazdığım saç ürünü yorumlarını okuyanlar fark etmiştir muhtemelen, bu şampuan hepsinden güzel kokuyor diyebilirim! Neden? Çünkü parfümlü bir kokudan ziyade, direkt olarak zeytinyağının o fresh kokusunu alıyorsunuz. Kokusuna gerçekten bayıldım, duştan sonra da devam ettiğini gözlemleyince bir kez daha bayıldım!

Performansına gelirsek, içeriğinde sülfat olduğu için güzelce köpürüyor ve saçları da güzelce temizliyor. Zeytinyağı da nemlendirme işini iyi yapıyor olacak, duştan sonra kuruttuğum saçlarım kabarıp dolaşmıyor. Saçımda ekstradan dökülmeye, kepeklenmeye yol açmadı ve saçımın yağlanma süresinde de herhangi bir değişikliğe sebep olmadı. 

Performansını göz önüne alırsak; diğer market şampuanlarından çok büyük artısı olan bir şampuan olduğunu söyleyemem ancak içeriğindeki doğal zeytinyağı, dev gramajı, güzel kokusu, işini iyi yapışı, hayvanlara zarar vermeyen vegan ve Türk sermayeli bir firma oluşu ile benim için diğer şampuanlar arasından bir tık öne çıkacak bir ürün oldu. İçerik listesi de aşağıdaki gibi; doğal zeytinyağı içeriyor ancak sülfat, silikon ve parfümden de eksik kalmamış..

Şampuan marketlerde, kozmetik marketlerde, markanın kendi sitesinde ve online alışveriş sitelerinde satılıyor. İndirimsiz fiyatı 20' TL ve küsüratlı olarak değişiyor. Severek kullandım, kullanıyorum ancak içeriğindeki sülfat sebebi ile bir daha satın almam muhtemelen. Aynı markanın yine doğal zeytinyağı içeren bir bebek şampuanı var, onun içeriği çok daha temiz, bu bitince ona geçmeyi planlıyorum.

Eyüp Sabri Tuncer'i de bu kadar güzel ürünler üreten bir yerli firma olarak kutluyorum. Ekşi'de marka hakkında "yurtdışı sermayeli bir marka olsa YSL ile yarışır" gibi bir yorum okumuştum, kesinlikle katılıyorum! 

Siz Eyüp Sabri Tuncer'in hangi ürünlerini kullandınız, önerileriniz var ise bekliyorum!!

Geçtiğimiz günlerde yazdığım "Alışveriş" yazısında, Doa'dan Sülfatsız Yüz Yıkama Jeli ve Bha İçeren Tonik sipariş ettiğimden ve kullanıp yorumlayacağımdan bahsetmiştim. Bir süredir kullandığıma göre blogumda da yazmanın zamanı geldi bence!

Doa Kozmetik'i ulaşılabilir fiyatlar ile aktif ve basit içerikli ürünler satan bir marka olmasından dolayı çok seviyorum. Daha önce de blogumda bu özelliğinden sık sık bahsettiğimi hatırlıyorum.. Sülfatsız Yüz Yıkama Jeli de, yine çok uygun bir fiyat ile satılan, fiyatına göre de bence performansı oldukça yüksek olan bir yıkama jeli.

Renksiz ve akışkan bir jel yapıda olan ürün, 250 ml'lik, ambalajı ve tasarımı oldukça basit tutulmuş bir tüpte satılıyor. Silikon, parfüm, petrol ürünleri ve isminden de anlaşılacağı üzere sülfat içermiyor. Nohut kadar bir miktarın önce avuçta köpürtülerek sonrasında köpüren ürün ile cildin temizlenmesi öneriliyor. 

Bu jel, daha önce kullandığım birçok temizleme jeline kıyasla daha akışkan kıvamda, bu yüzden tüpün kapağı tam kapanmazsa akıp gitme olasılığı çok yüksek.. Yüksek olasılık verdim, çünkü bende bu durum ne yazık ki gerçekleşti. Tüpün ağız kısmının kapanması için biraz fazla baskı uygulanması gerekiyormuş, bunu bilmediğimden gelişigüzel kapatmıştım, ürünümün yarısı böylelikle çöp oldu. Keşke daha sağlam bir ambalajı olsaydı diyorum ancak o zaman bu kadar da uygun fiyatlar ile satın alamazdık sanırım. Yine uygun fiyatlar ile satılsın da, biz dikkatli olalım :


Gelelim ürünün performansına; ben makyajımı her zaman çift aşamalı temizleme yöntemi ile çıkardığımdan defalarca bahsettim sanıyorum blogumda, beni düzenli okuyanlar bence artık bunu biliyordur :) Dolayısı ile bu jeli yağın kalıntılarını temizlerken sülfatsız içeriği ile cildimin pH'ına zarar vermeyecek bir jel olduğu için satın almıştım. Yani ben bu jelden her halükarda memnun kalacaktım... Öyle de oldu, kullandığım temizleme yağının kalıntılarını gayet güzel akıtıp götürdü, azıcık bir miktarı da tüm yüzüme yetti.

Kendi kullanımımı geçersek, blogumda performansından bahsetmek için tam anlamıyla bu ürünü denemem gerekiyordu, bu yüzden yaklaşık bir hafta boyunca yağ kullanmadan, yalnızca jel ile makyaj ve cilt temizliğimi yaptım. Böylelikle hem temizleme performansını hem de sivilce yaıpı yapmayacağını deneyerek görmüş oldum. Bence makyajı gayet güzel temizleyen bir ürün bu, özellikle güzelce köpürtüğümde rimeli ve fondoteni hiç zorlanmadan suyla akıttı, ardından uyguladığım tonikte hiç makyaj kalıntısına rastlamadım. Ekstradan sivilce ve komedona da sebep olmadı.

25 tl'ye yanızca Doa Kozmetik'in sitesinde satılan jelin içeriği aşağıdaki gibi;
Ambalajını köşeye atarsak (ürünümün yarısı gittiği için hala affedemiyorum :p) Performansı, pratikliği, fiyatı ve içeriğini düşününce benim kullanmaktan çok memnun olduğum bir yıkama jeli oldu. Bittiğinde gönül rahatlığı ile tekrar satın alırım.

Siz bu ürünü daha önce denediniz mi, ya da bu yazı ile mi tanıştınız? Yorumlarınızı bekliyorum!

İlk çıktığı dönemlerde birçok youtuber ve blogger'ın yarınlar yokmuşçasına övdüğü L'orel Elseve'in 3'ü 1 arada Krem Şampuan'ı bana da geçtiğimiz aylarda Denebunu kutum ile çıkmıştı. Oldukça ön yargılı yaklaştığım bu şampuanı bir süre denedim ve blogumda yorumlayacak kadar fikir sahibiyim artık.

400 ml'lik, pompalı bir şişede gelen şampuanın içinde hemen hemen her şampuanda gördüğümüz SLS ya da SLES bulunmuyor, alametifarikası olan köpürmeyişi de buradan geliyor zaten. Bu serinin üç farklı çeşidi mevcut, bendeki ise Komple Onarıcı olanı. Aynısefa Çiçeği(kalendula) özleri içeriyor. Yalnızca bu ürün ile Şampuan, saç  kremi ve saç maskesi olmak üzere üç farklı etkiyi tek üründen alabileceğimiz iddia ediliyor. Yıpranmış ve bakıma ihtiyaç duyan saçlar için kullanımı öneriliyor.

Krem formundaki köpürmeyen şampuanın, saçın uzunluğuna göre avuca 10-15 pompa kadar sıkarak ıslak saç dipleri ve uçlarına masaj yaparak uygulanması, birkaç dakika beklendikten sonra da durulanması tavsiye ediliyor. Ben saçlarım çene hizamda olduğundan 5 pompa kadar kullanmayı yeterli buldum ve önerildiği gibi de uyguladım.

Bunca zaman köpüren şampuanlar kullandığımdan bu şampuana alışmam biraz zaman aldı, ıslak saçlarıma uygulayıp masaj yapmaya çalışırken saç tutamlarım aşağı düşüp durdu. Durulaması içe tahmin ettiğimden çok daha zahmetsiz oldu, ürün saçlarımdan kolayca akıp gitti. Duş esnasında saçlarımı dolaştırmadı, sertleştirmedi ve ekstra dökülmeye de sebep olmadı. Misler gibi de bir kokusu var, en çok sevdiğim özelliği kokusu oldu.

Benim saçlarım duştan sonra kabarması ile ünlüdür, bu şampuan saçımın kabarması ve elektriklenmesini fazlasıyla önledi. Fazlasıyla dedim çünkü saçlarım kabarmadığı gibi kafama yapıştı ve sönükleşti, gerçekten fazlaydı bu. Saçlarımı temizlememesinden korkuyordum, böyle bir durumla karşılaşmadım, saçlarımı gayet güzel temizledi ancak yağlanma süresini de bir buçuk günden bir geceye indirdi. Saçlarımı düzleştirdiğim için daha kolay düzleşmesine imkan sağladığını söyleyebilirim, ancak saçları çok ağırlaştırıyor bu yüzden kıvırcık saç sevenler hiç memnun kalmayacaktır bu şampuandan.

Ön yargılar ile yaklaştığım bir üründü ancak hiç sevmedim desem kendisine haksızlık etmiş olurum. Sevdiğim yanları da olmadı değil, kokusu mesela... en çok sempati duyduğum özelliği oldu. Hatta sırf kokusunu çok sevdim diye bir de kalendula özlü saç kremi aldım, onu severek kullanıyor gibiyim. Yakın zamanda blogumda da yazacağım.
Saçları yumuşatması ve dolaşmasını engellemesi de fena değildi. Ama ben bu şampuanı günlük olarak kullanamam, benim için daha çok yaz tatilinde deniz ve güneşten yıpranan saçları yatıştırmak için kullanabileceğim bir şampuan olabilir. O zaman yağlanma süresini arttırmasında da hiç sorun olmaz. Zaten her gün ıslanıyor olacak..

İçerik listesi aşağıdaki gibi; sülfat içermiyor ancak sodium benzoat, phenoxyethanol ve alkol gibi irite edici bir sürü içeriği var. markaların yeni bir ürün çıkardığında tek ihtiyacımız olan şeyin bu ürün olduğunu söyleyerek pazarlama yapması artık bana çok demode ve işe yaramaz geliyor. ayrıca diğer zararlı içeriklerin köşeye atılarak sadece sülfatın kaçınılması gereken bir içerik olduğu vurgusu da bence biraz çirkin bir pazarlama örneği.

Siz bu şampuanı denediniz mi, ya da gördüğünüz reklamları sizi nasıl düşünmeye itti?